İstanbul Fethi'nin Tanığı Ubertino Posculo Kimdir?

İstanbul’un fethi Türk tarihinin olduğu kadar Avrupa ve Dünya tarihinin de önemli anlarından birisidir. Yüzyıllardır Roma’nın, Batı Medeniyetinin ve Hıristiyanlığın başkenti olan bu şehir 29 Mayıs 1453’ten sonra Türk ve Müslüman kimliği kazanmıştır. Bu kimlik değişimine kadar kentin tarihi, sakinleri ve yaşananların tanıkları çokça çalışılmıştır. Burada anlatacağımız da işte bu tanıklardan bir tanesine, Ubertino Posculo’ya dair olacaktır. Türk yazını nedense Ubertino Posculo’nun tanıklığını çok derinlemesine çalışmamış, nadiren kendisine başvurulmuş ve Galata Kulesi’nin üzerinde yakılan bir meşalenin varlığı için kaynak göstermekle yetinilmiştir. Burada Ubertino Posculo’nun kim olduğuna ve kuşatma sırasında Konstantinopolis’te ne yaptığına ve tanık olduğu olaylara belirli bir ölçüde değinilerek Osmanlı ve Ortaçağ tarihi için hayati bir öneme sahip bu kaynak tanıtılmaya çalışılacaktır.

Yaklaşık olarak 1430’larda Brescia’da doğduğu düşünülen Ubertino Posculo’nun babası  bir noterdir. İlk eğitimini Ferrara’da dönemin ünlü hümanist ve Yunanca öğretmenlerinden Guarino Veronese’nin yanında almıştır. Öğretmeninin izinden giden Ubertino Posculo aynı birkaç on yıl önce Guarino Veronese’nin yaptığı inancının ve Yunanca’nın merkezi kabul edilen Konstantinopolis’e gitmiştir. Burada amacı filolojik ve teolojik eğitimini daha da derinleştirmektedir. Osmanlı sultanı II. Mehmet kenti kuşatmasından neredeyse bir sene önce gelmiş ve ünlü Yunan düşünürü Ioannis Argyropoulos’un himayelerinde eğitimine başlamıştır. Ubertino Posculo kentin sıradan konuklarından birisidir değildir, yazdıklarına bakılırsa son Bizans İmparatoru XI. Konstantin ile tanışmış, sarayda ağırlanmış ve en özel toplantılara katılmıştır. 


Fetihten sonra Ubertino Posculo da birçok kent sakini gibi köleleştirilmiştir. Başına konulan haraç ödendikten sonra salı verilmiş, bir süre Pera’daki Ceneviz mülklerinde kaldıktan sonra ülkesine dönmek için yola çıkmıştır. Ancak yolda korsanlar tarafından kaçırılmışsa da kendisini kurtarmayı bilmiş ve İtalyan yarımadasına ulaşmıştır. Araştırmacılar Ubertino Posculo’nun fetih sırasında nerede olduğunu kanıtlayamasa da  Pera’dan Brescia’ya yolcuğunu, köleliğini ve kurtuluşunu belgelemeyi başarmışlardır. Girit’ten Roma’ya ulaştığında Domenico Capranica isimli dönemin tanınmış kardinallarından birisi tarafından himaye altına alınmıştır. 1460 yılında Foligno kentinin valisi Angelo’ya ithaf edilmiş ve fethi anlatan bir şiir kaleme almıştır. Roma’daki üç yılın ardından doğduğu kent olan Brescia’ya gelmiş ve buradaki bir okulda iş bulabilmiştir. Yirmi beş kadar öğrencisine yılda dört ducati kadar bir maaş ile dersler vermiştir. Üç oğlu olmuş, birisi hekim diğer ikisi ise noterlikle uğraşmıştır. Yerel siyasetle de ilgilenmiş ama ne bir yazar ne de bir noter olarak çok büyük bir üne de erişmiş değildir. Ne zengin ne de müreffeh bir hayat sürmüş ve 1507’de burada vefat etmiştir. Mezarı kenti süsleyen en güzel yapı olan Chiesa di San Francesco d`Assisi’da yer alan günah çıkarma kabilinin arkasında unutulmuştur. (Yapının dışarıdan çekilmiş bir fotoğrafı bu yazının başlığında kullanılmıştır.)



Vatikan kaynaklarına bakılırsa eserleri sırasıyla şöyledir: Dört ciltlik Constantinopoleos başlıklı manzum kitabı ve buna daha sonra yapılan üç adet şerhi, Ubertini Pusculi duo libri Simonidos, de Iudaeorum perfidia, quomodo Jesum Christum crucifixerunt, Divos Richardum Parisiensem, Simonem Tridentinum afflixere martyrio, suppliciaque dedere başlığı taşıyan ve 1474’te meydana gelen bir salgını anlatan eseri, son olarak da Brescia kentini anlatan ancak günümüze ulaşmayan bir başka eseri vardır. (*) Constantinopoleos başlıklı manzum eserin ilk iki cildinde fetihten önceki gelişmeler tasvir edilmişken son iki cildinde fetih sırasında yaşananlar anlatılmıştır. Dört cilt boyunca süren bu muazzam şiir Virgil tarzı bir edebi niteliktedir. Bu eşsiz eserin dördüncü cildi Vincent Déroche ve Nicolas Vatin tarafından derlenen “Constantinople 1453. Des Byzantins aux Ottomans” adlı çalışmada Therry Ganchou’nun notlarıyla 2016 yılında Fransızca’ya çevrilmiştir. Bu derleme eserle ilgili Güneş Işıksel 2017 yılında Osmanlı Araştırmaları dergisinde bir inceleme yazısı yayınlanmıştır. Yine eserin dördüncü cildi Francesco Macinanti’nin yüksek lisans çalışması olarak 2017 yılında İtalyanca’ya çevirilmiştir. Bryan Whitchurch ise doktora çalışması kapsamında yine eserin sadece dördüncü 2019 yılında ilk kez İngilizce yayınlanmıştır. Eser henüz Türkçe’de çalışılmamıştır. Ubertino Posculo’nun yazdıklarına bakılırsa katolik görüşleri olan Ubertino Posculo fethin sebebinin Bizans’ın kendi inancıyla örtüşmeyen görüş ve davranışları olduğunu düşünmektedir. Osmanlıların Bizans’ın günahları ve ayrılıkçı tutumları nedeniyle geldiğine inanmaktadır. Dilini öğrendiği ve içlerinde yaşadığı bu insanlara hiç empati duymadığı anlaşılan Ubertino Posculo imparatorları dışında tümünün cesaretten yoksun olduğunu öne sürmektedir. Anlatısında Bizans’ın değil oraya gelen batılı askerlerin ve denizcilerin şanlı direnişinden bahsetmektedir. Giovanni Longo Giustiniani gibi denizcilerin göstermiş olduğu cesareti övmekte, Bizans’ın kendi halkını ise yermektedir.


Ubertino Posculo’nun gözlemleri döneminin edebi dilinden bir yönüyle ayrılmaktadır. O dönem sıklıkla kullanılan dini ve edebi betimlemeleri tercih etmemektedir. Modern bir yaklaşımla savaşı, çatışmaları, aksaklıkları, geri çekilmeyi ve nihayetinde mağlubiyeti tüm çarpıcılığıyla aktarmaktadır. Kara ve deniz savaşları, kuşatma makineleri, surların onarımı, surların altına maden tünelleri kazılması gibi mühendislik manevraları açık tasvirle aktarmaktadır. Tanıklardan dinlediği savaş tekniklerini ve olayların cereyan ettiği mekanlardan bahsederken dini alegorilerden kaçınır, yalın bir izlenceyi takip eder. Öyle ki Osmanlıların devasa toplarının ve kentin ele geçirilmesinde sahip oldukları önemin ilk farkına varan Batılı yazar olmuştur. Tüm dini, edebi ve tarihi açıklamaların dışında ilk kez bir kişi Türklerin kazandığı bu zaferi teknik ve askeri kabiliyetlerine bağlayabilmiştir. Bu çok erken bir dönemde hayatı anlama biçiminde Batı’da meydana gelen bir kırılma anına işaret etmektedir. 





Her ne kadar kendisi de bir Katolik olsa da Ubertino Posculo’nun Bizans’a yönelttiği suçlayıcı yaklaşımlar yazdıklarındaki nedensel bakış açısını baltalamamıştır. Buna rağmen kenti savunan Yunanlar ile saldıran Türkleri klasik metinlerden öğrendiği Truvalılar ile Akalar arasındaki savaşa benzetmiştir. Tarih tekerrür etmekte ve bu kez de Truvalılar fethetmektedir. (Teucrorum, quos ipsa prius subiecerat armis.) Klasik anlatıya hakim olduğunu görebilmekteyiz. Öte yandan sahip olduğu dini bakış açısı Osmanlıların sahip olduğu teknik ve askeri üstünlüğü görmesine engel olmamıştır. Boğaz’ın her iki kıyısına yapılan Hisarlar gemi trafiğini kontrol edilmesine imkan tanıyorken surlara dayanan Türkler Nisan ayının ikinci yarısında bu tarihi kenti çevirmeye başlamıştı. Hem denizden hem de karadan surlara elli gün boyunca top atışı devam etmiş, nihayetinde surlar yarıldığında üç dalga halinde taarruz yapılmış ve kent teslim alınmıştır. Askeri anlatıların arasında Ubertino Posculo denizin ve havanın durumunu aktarmış, ayrıca gök olaylarını da kayıt altına almıştır. Kent sakinleri bir hışımla yıkılan surları onarmaya ve askeri taarruzu engellemeye çalışmışsa da direnç bir noktada kırılmış ve kent düşmüştür. 


Batı yazınında on dördüncü yüzyıldan itibaren kendisini gösteren büyük toplara, özellikle de Konstantinopolis’in fethi sırasında kullanılanlar gibi devasa olanlarına “bombarda” denilmektedir. (Magno quae a sonitu atque ardore uocant communiter omnes bombardas, Romana ruant quae moenia primum tres posuit magnas.) Ubertino Posculo da Türklerin askeri niteliklerini kaydederken bu tanımı kullanmaya başlamış ve bu askeri terimin en eski tasvirlerinden birisine de imza atmıştır. Demiren bacalar hevesle tütmekte ve devasa taştan gülleleri ateşlemektedir. (Trabibus turresque sub auras erigit ac nigram in noctem tormenta peracta, compacta connexa trabe, ualuisque feruntur praestructis muro caua ferrea, fulminis ictu quae lapides torquent immani pondere uastos in muros turresque altas et moenia.) Ona göre üç metreyi bulan çaplarıyla bu toplar bir şimşek gibi hızla surları patlatmaktadır. Toplar kimi zaman sesi duyulmadan dumanı görülmeden aniden düşmektedir. (non uisa ferit) Türk topçuları gök gürültüsünü andıran bir sesle kentin üç noktasını hedef almaktadır: surlarını, burçlarını ve tahkimatlarını. Her bir top kara bir dumanla havalanıyor ve dehşet verici bir sesle surları parçalıyordu. (Prima ingens bombarda ferit Romana citato moenia per nigrum fumosumque aera saxo et quatit impulsu horrisono. Tremuere fragore muri.)


Burada elden geldiğince Osmanlı ve Ortaçağ tarihçiliği açısından önemli bir kaynağı tanıtmaya ve yorumlamaya gayret gösterilmiştir. İleride bu kaynak ile ilgili daha derin ve nitelikli çalışmaların yapılacacağına hiç kuşku yoktur. 



Doç. Dr. Selahattin Özkan








* Vatikan arşivlerindeki eserlerinin tam listesi ve açıklamaları için bkz: Luigi Silvano, Una pagina inedita degli Scrittori d’Italia del Mazzucchelli: la biografia dell’umanista bresciano Ubertino Posculo, Giornale storico della letteratura italiana, 2018: 1, 195: 6149, s. 76-89.  



Kaynaklar:


Luigi Silvano, Bombing Constantinople: The Poetics of Modern Warfare in Ubertino Posculo’s Constantinopolis, Forschungen zur neulateinischen Literatur und Sprache, 2025: 2, s. 361-379.

Luigi Silvano, Una pagina inedita degli Scrittori d’Italia del Mazzucchelli: la biografia dell’umanista bresciano Ubertino Posculo, Giornale storico della letteratura italiana, 2018: 1, 195: 6149, s. 76-89.  

Enrico Valseriati, Il rapporto della De laudibus Brixiae oratio di Ubertino Posculo con le laudes civitatum, «Civiltà bresciana», 2011, 20:11, s. 7-12. 

Hasan Sercan Sağlam, Galata Kulesi’nin Ceneviz Dönemine Yönelik Bir Yeniden Değerlendirme, YILLIK: Annual of Istanbul Studies, 2020: 2, s. 53–80.

Bryan A. Whitchurch, The Constantinopolis of Ubertino Posculo: Translation and Commentary, Book 4, Basılmamış Doktora Tezi, Fordham University, 2019.

Güneş Işıksel, Vincent Déroche & Nicolas Vatin (der.), Constantinople 1453. Des Byzantins aux Ottomans, 2017, 50: 50, s. 260 - 261.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder