Madonna'nın Kişisel Hikayesinden Popüler Kültürün Yozlaşmışlığı


Bütünsel bir çıkarım yapılacak olursa eğer, dünyanın giderek birikimsel ve sosyo-kültürel olarak değer yitirdiği tarihsel bir gerçekliktir. Olanca teknolojik gelişme ve bilimsel atılıma rağmen dünya hızla muhafazakarlaşmakta ve atılımsal devinimini yitirmektedir. Bu durgunluk kendisini bir çok alanda göstermektedir. Ama özellikle popüler kültürde yaşanan daralma ve derinlikten uzaklaşma diğer tezahürlere kıyasla daha belirgin olmaktadır. Bu anlamıyla popüler kültürümüzün en bilindik ikonlarından bir tanesi olan "Madonna"nın kişisel ve sanatsal yaşamı dünya pop kültürünün geldiği noktayı göstermesi açısında çarpıcı bir örnek oluşturmaktadır.

Bütün şarkıları, kariyerinin başından sonuna kadar tam bir fenomen olan; varlığı, zihin yapısı ve temsil ettiği değerler bakımından; içinde yer aldığı batı toplumunda dahi tam bir anti-kahraman olan Louise Veronica Ciccone, namı değer "Madonna" 1958'te ABD Michigan'da doğmuştur. İtalya göçmeni bir babayla Kanada orijinli bir annenin altı çocuğundan üçüncüsü olan Madonna, aile içinde tam bir katolik olarak yetiştirilmiştir. Daha sonra yazacağı şarkılardaki bir çok Hristiyan alt metnin öğelerini bu yıllarda elde ettiği söylenebilir.

Erken yaşta annesini kaybetmesinden sonra hem kendisiyle hem de ailesiyle ilgilenmeye başlayan Madonna genç bir kız için oldukça ağır sorumluluklar almıştır. Arayış içindeki gençlik yıllarının ardından Lise yıllarında "doğal olarak" ponpon kız ekibinde yer almış, sesi ve dans yeteneği ile dikkat çekmiştir. Michigan Universitesine Dans Bursu ile kabul edilen Madonna kolej yıllarında aldığı bale derslerinin de etkisiyle okulunu bırakıp büyük bir umutla 1977 yılında New York'a gitmiştir. New York'ta bir yandan kafe ve kulüplerde sıradan işler yapıp bir yandan da hayallerinin peşinde koşmuş, umut ettiği rüyanı gerçekleşmesi için şansını zorlamıştır.

Çok geçmeden, cebinde otuz beş dolarla geldiği ve ilk defa uçağa bindiği bu büyük şehirde şöhreti yakalamış ve kırk yılı aşkın büyük bir kariyere imza atmıştır. Küçük bir müzik grubu olan Breakfast Club'da davulcu olarak iş bulduktan sonra hızla yükselip kendi albüm çalışmalarına başlayan Madonna, "Everybody", "Madonna", "Holiday" isimli singlelarıyla Bilboard 200 listesine girmeyi başarmıştır. 80'li yılların ilk yarısı sanatçı için kendi müzikal soundunu aradığı yıllar olarak tanımlanabilir.

Küçük bir şarkıcı için iyi denebilecek bir başlangıçla girdiği müzik piyasasında teknik aksaklıklar ve müzikal altyapı arayışları nedeniyle istediği soundu bir türlü yakalayamayan Madonna beklediği çıkışı 1984 yılında çıkardığı "Like a Virgin" şarkıyla yaptı. Giyimi ve danslarıyla genç kızları ilk günden bu yana etkileyen Madonna'yı büyük sansasyonel bir pop ikonuna dönüşmesine ise bu şarkı sebep oldu. Bu şarkının ardından "Material Girl", "Papa Don't Preach" ve "La Isla Bonita" isimli singlelar birer yıl arayla piyasa sürüldü. Madonna dansları, müzikal altyapısı ve şarkı sözleriyle bir anda doksanların altın pop çağını yaratmaktaydı.

Adındaki (Madonna: Latince'de Meryem Ana demektir!) ve şarkılarındaki ağır Katolik göndermelere, göğsünden çıkarmadığı büyük haçlı takılara ve İtalyan Katolik kökenlerine rağmen aykırı yapıtları ve yaşantısıyla, Hristiyan cemaatin ve Papa'nın dikkatini hemen çekti. Şarkılarında dinden ve Hristiyan mitinden uzaklaşmayı; paraya, cinselliğe ve dünya nimetlerine olan açlığı konu alan, şarkı sözleriyle hazzı ve kadınsılığı yücelten öyküler yazıyordu. Danslarında cinsel göndermelere ve yatak odası jimnastiğine göndermeler yapıyor, açıkça cinselliği proveke ediyordu. Kliplerinde Hristiyan Mitolojisini kullanmaktan sakınmıyor; haçları yakıyor, meleklerle sevişiyordu.

Michigan'lı taşralı bir aileden gelen ve New York'un ışıltılı yaşamına çok çabuk adapte olan bu neşeli kadın bir anda milyonların takip ettiği bir pop-ikonu haline geldi. Genç kızlar onun gibi giyinmeye, onun gibi dans etmeye ve en kötüsü(!) de onun gibi de konuşmaya başlıyordu. İşte bu noktada 1987 tarihli şarkısı olan "Like a Prayer" Papa'nın ve Hristiyan cemaatinin büyük bir tepkisine neden oldu.


Papa "Like a Prayer"ın İtalya'da yasaklanmasını istedi, Madonna'ya "resmi bir mektup" yazarak kınama mesajı gönderdi. İtalya ve Güney Amerika'da bazı lokal istasyonlarda şarkı protesto edildi. Bazı Katolik kiliseler Papalığın böyle bir direktifi olmamasına rağmen Madonna'yı sembolik olarak aforoz etti. Papa Hristiyan Cemaatine ve itaatkar inananlara Madonna albümlerini almamayı ve konserlerine gitmemeyi tavsiye etti. (Tabi bu tavsiye yerleşik katı Katoliklikte yasaklama anlamına geliyordu.) İtalyan Devlet Televizyonu RAI, kızgın Hristyiyanların tepki protestolarına sahne oldu. Papa'nın ve Hristiyan çevrelerin şarkıya olan tepkisinin altında klipte yer alan mastürbasyon sahneleri gösterilse de esas kızgınlık yaratanın İsa'yı bir zencinin oynaması olduğu komplo teorilerine hep konu olmuştur.

Ancak bunca tartışmaya rağmen Madonna popülerliğini korudu. Bir çok laik çevre Papa'ya karşın Madonna'nın yanında yer aldı ve Madonna'nın Papa tarafından Hristiyanlara yasaklanan bu albümü yirmi milyonun üzerinde kopya satarak satış rekorlarına girdi. Madonna Papalığın kendisine karşı tavrına rağmen dini vurgular içeren şarkılar yazmaya devam etti. Doksanlı yıllara kadar aktif olarak popüler kültürü besleyen Madonna, bu noktadan sonra ise popüler kültürden beslenir oldu. Dünyadaki çift kutuplu paradigmanın son bulması, doğu blokunun çökmesi ve Amerikan Kapitalizmi karşısında savunulacak değerlerin giderek teorik içeriğinden bağımsızlaşıp değersizleşmesiyle Madonna ve öncülük ettiği pop şarkı sözlerindeki derinlik ve mana arayışı, doksanlı yıllarla birlikte giderek azaldı. 

Madonna da diğerleri gibi yetişen yeni neslin temsil ettiği derinsizliğe teslim oldu. Doksanlı yıllarda giderek popüler kültürün değer temsil etme kaygısının azalmasıyla şarkı sözleri, gündelik hayatın sıradan dertlerine yöneldi. Edebi ve sosyolojik gönderme ve alt metin sahibi olma gibi dertlerin bir kenara itildiği, şekilciliğin ve görselliğin; içeriğin ve değerlerin önüne geçtiği bir ortamda, şarkı sözleri de yavanlaştı. Ne yazık ki bu güçlü kalem de artık bu yavanlığın bir temsilcisi oldu. Yarattığı şarkılarıyla ve temsil ettiği değerler ile popüler kültürü etkileyen büyük bir şarkı sözü yazarından popüler kültürünün sarı saçlı, açık giyimli peluş oyuncak nesnelliğine iniverdi.

Çift kutuplu dünyada değerlerin tartışma konusu olması ve tarafların sahip oldukları kültürel değerler üzerinden rekabet etmesi kaçınılmaz iken tek kutuplu dünyanın daha yavan ve derinliksiz olması kaçınılmazdı. Sonuçta da böyle oldu. Amerikan Kapitalizmi, kadim rakibini yitirdikten sonra derinlik arayışından ve özgürlük algısından ödünler verdi. Şekli, muhtevanın önüne geçirerek yalın bir gerçekliğin tek sorumlusu olmayı yeğledi. Düalizmin yarattığı kültürel rekabetten arta kalan bu sade monologda da Madonna gibi güçlü ikonlar silik birere pop şarkıcısı düzeyine indi.

2000'lerle birlikte ise 90'larda yaşanan çöküşün perçinleşmesi ile karşı karşıya kalındı. Popüler kültür denen olgu bilgi ve birikim yoksunluğunda, edebi ve etimolojik derinliğinin eksikliğinde ve tek sesli sözde bir demokrasinin bencilliğinde giderek ayağa düştü. Anlam ve içerik arayışı toplumsal bir refleks olmaktan giderek uzaklaştı. Artık kültürel bir olgunun popülerleşmesi ile popüler bir olgunun kültürel değer haline gelmesi arasından derinlik farkı kendisini kaybetti ve total bir düzeysizlik genel kabul görmeye başladı.

Bugün dünyanın karşı karşıya kaldığı en büyük problemlerden birisi olan yozlaşmış ve bilinçsizleşmiş bir gençliğin varlığını Madonna'nın şarkı sözlerinde aranmalı ve bu anlamıyla Madonna'nın yıllar geçtikçe yaşadığı derinlik kaybının yaşıyla ters orantılı bir biçimde ortaya çıktığı unutulmamalıdır. Madonna, yaşlandıkça daha derin ve güçlü sözler yazmaktansa daha gündelik ve sıradan dertleri tekrar eder oldu. Velhasılı Madonna'nın da bir meta olarak içinde yer aldığı kapitalizm; sosyalizm ile rekabetin olmadığı bir ortamda - aynı Madonna'nın şarkılarında olduğu gibi - yavanlaştı ve giderek derinliğinden uzaklaştı.



2 yorum:

  1. okudum çok doğru yorumlanmış. ama bir şey atlanmış. şimdi madonna toplumu isteği kıvama getirdi. artık yerini lady gaga,beyonce ve rihanna bıraktı.kaldığı yerden bu isimler toplumu saptırmaya devam ettiriyolar.

    YanıtlaSil
  2. 90'lı yıllarda şarkı sözleri sığlaştı falan denmiş de galiba hiç Ray Of Light albümünü dinlemediniz. 2010'larda bile etkisi devam etmekte.

    YanıtlaSil