Bir Hanedana, Ülkeye ve Koskoca Bir İmparatorluğa Adını Veren "Çin"

Ülkesine hem adını veren hem de adıyla anılacak bir hanedan kuran tarihteki çok ender örneklerden birisidir Çin isimli bu imparator. Bugün ülkesini, dilini ve tarihini onunla anıyoruz. Çincede isimler sonda, soy isimleri ise başta yazılır. İmparatorun ve ardıllarının soy ismi Ying, Qin ya da Çin olarak yazılabilmektedir. Bugün ilk imparatorun ismi hem bu büyük coğrafyayı hem onunla başlayan hanedanı hem de siyasal sistemi çok farklı bir yöne giden günümüzdeki modern ülkeyi tanımlamakta kullanılmaktadır. Çin’deki küçüklü büyüklü krallıkları birleştirip tüm ülkeyi kendi adıyla tanımlayan ve kendisine imparator diyen ilk hükümdar da Ying Zheng’tir. Çin’in ilk imparatoru hakkında bildiklerimiz Han hanedanı döneminde yaşayan tarihçi Sima Qian tarafından kaleme alınan Shiji 史記 “Büyük Tarihçinin Kayıtları” isimli eserle günümüze kadar taşınmıştır. Buna göre ilk imparator asil bir soydan gelmemektedir. Sima Qian imparator Ying Zheng’in babasının asil bir kadın yerine cariyeye âşık olmuş ve onu hamile bırakmış olduğunu da söylemektedir. 

İlk imparatorun asil olmayan bir soydan gelen bir kadınla yasal olmayan bir şekilde dünyaya gelmiş olması kadim zamanlardan bu yana Çinli tarihçilerin sorgulamalarına konu olmuştur. Öte yandan modern araştırmacılar ilk imparatorun doğum öyküsünün asıl kaynağa yapılmış bir müdahale olabileceğini de gündeme getirmiştir. Bu iddia muhtemelen siyasi rakiplerinin ortaya koyduğu bir suçlama da olabilir. Zira milattan önce üçüncü yüzyılın son çeyreğinde Ying Zheng iktidara geçtiğinde yaşı küçüktür, naibi olarak Lü Buwei isimli bir devlet adamı onun yetkilerini kullanmıştır. Genç kralın annesiyle iletişime geçmesinden korkan naip başbakan annesi için böyle bir dedikodu başlatmış olabilir. Bir kadının iffetini sorgulayan suçlamaların çok eski zamandan bu yana erkeklerin başvurduğu acınası bir yöntem olduğu Çin örneğinden dahi anlaşılmaktadır. 

Dokuz senenin ardından babasının koltuğuna oturan Ying Zheng annesinin komplosuyla karşı karşıya kalmıştır. Annesi Zhao Ji yıllar içinde Lào Ǎi isimli bir adamla evlenmiş ve ondan çocuklar yapmıştır. Ying Zheng’in tahta oturduğunu öğrenen annesi ve aşığı kendi oğullarını kılık değiştirip bir davet esnasında kral ile yer değiştirmeye çalışmışlardır. Ancak daha planı devreye sokamadan davette içkiyi fazla kaçıran Lào Ǎi genç kralın üvey babası olmakla iftihar etmeye başlayınca sırrını ifşa etmiş olur. Böylece komplo ortaya çıkar, hanedan sarayında ayaklanma olur, binlerce insan ölür ama komplonun asıl sahibi Lào Ǎi kaçmayı başarır. Daha sonra yakalanıp öldürülen Lào Ǎi’nin bedeni beş parçaya ayrılır, üçüncü dereceye kadar tüm akrabaları ve destekçileri öldürülür. Ying Zheng komplonun bir diğer ortağı olan annesi Zhao Ji’ye ise merhametli davranır, onu öldürmez ama yaşamının sonuna kadar zindana kapatır. Başbakan Lü Buwei ise genç hükümdardan korkup zehirli şarapla intihar eder, yerine Li Si isimli bir başka devlet adamı atanır. İktidarına komplolara ve katliamlarla başlayan Ying Zheng uzun yıllar boyunca isyanlar, komplolar ve suikastlar ile uğraşmak zorunda kalır. Güçle, kanla ve gözyaşıyla iktidarını elinde tutmaktadır. Egemenliği altındaki toprakları genişletir, komşu krallıkları tek tek alt eder ve en nihayetinde bugün bildiğimiz Çin’in doğal sınırlarına ulaşır.


İmparator Çin'in Mozelesinde bulunan ünü Terracotta ordusu

Çin’i kendi egemenliği altında birleştirdikten sonra imparator (皇帝 huángdì) unvanını ilk kez o kullanmıştır. Başbakanı Li Si ile idaresinde mali ve siyasi reformlara imza atar, güçle elde ettiği imparatorluğunu yasa ve bayındırlık ile elde tutmaya gayret eder. Milattan önce üçüncü yüzyılın ilk yarısında Çin’de bağımsız bir başka kraldan ya da idareden bahsedilememektedir. Tüm Çinliler onun egemenliği altında, onun yasalarıyla yönetilmektedir. Feodalizm tümüyle yok edilmiştir. İdaresini otuz altı tımara ( Jùn) bölmüştür. Her bir tımarın altında eyaletler, eyaletlerin altında şehirler, onun da altında aile birimleri bulunmaktadır. Ying Zheng eski etimolojik tasvirleri de yıkmıştır, artık kişiler bağlı bulundukları ailevi bağlara göre değil liyakate göre devlette istihdam edileceklerdir. Ying Zheng ve Li Si yeni ölçü birimleri de getirmiştir. Bayındırlık faaliyetleri, ticaret esasları ve mali birimler bu yeni ölçü sistemlerine dayanılarak yapılmıştır. Yazı birimi de ortaklaştırılmış ve binlerce yıldır her krallıkta ayrı gelişimler gösteren dil tek bir yazı biçemine sabitlenmiştir. Ying Zheng’in en büyük bayındırlık faaliyeti hiç kuşkusuz kuzeyden gelen barbar akınlarına karşı girişine Çin Seddinin inşaatı olmuştur. Daha önce küçük krallıklar tarafından binlerce yıl boyunca ardılları tarafından uzatılan ve geliştirilen bu duvar günümüzde Çin’in ulusal miraslarından birisidir. 


Çin Hanedanı'nın Kadim Bayrağı

Seferlerle, siyasi komplolarla ve bayındırlık projeleriyle dolu bir yaşamı tamamladığında her fani gibi Ying Zheng de yaşlanmıştır. Yaşlandığında hepimiz gibi ölüm korkusuyla yüzleşmesi gerekmiştir. Ancak onun felsefeye bakışı ölümle arasında soğuk bir mesafe koymuştur. İktidarı boyunca isyancılarla, komplocularla ve dedikoducularla uğraşmaktan mıdır bilinmez felsefeye ve felsefecilere hep mesafeli olmuştur. Düşünce Okullarından yüzlercesini kapatmıştır, sığınabileceği bir liman bulabilmesi neredeyse imkansızdır; kitaplar yakılmış, filozoflar sürülmüş ve özgür düşünceye ket vurulmuştur. Ölümden kurtulmak için efsunlara, iksirlere ve büyülere başvurması kaçınılmazdır. Kahinlere ve şifacılara dadanmıştır. Kadim anlatılardaki söylencelerin peşinde koşmuş kâh hayali kıtalara kâh doğaüstü adalara gidenlerden yaşam iksirleri sipariş etmiştir. Kötü ruhlardan, kem gözlerden ve ölümcül akıbetlerden korkan Ying Zheng simyacıların formüllerinden medet umar olmuştur. 

Ölümle olan tüm mücadelesine rağmen yenilgiyi o da tüm faniler gibi karşılamak zorunda kalmıştır. Kaynakların belirttiğine göre milattan önce iki yüz on bir yılında Sarı Nehir’e düşen bir gök taşının üzerinde ilk imparatorun öleceği ve ülkesinin de bölüneceğinin yazıldığı iddia edilmiştir. Bu söylentiler kulağına ulaşan Çin’in ilk imparatoru Ying Zheng taşın sarayına getirilmesini emretmiştir. Ancak kimsenin kehaneti imparatora doğrulamaya ya da yalanmaya cesareti yoktur. Taş da etrafındakiler de bir muammaya dahil olmuş gibidir, sarayda ölüm hüküm sürmektedir. Taşın düşmesinin üzerinden bir yıl dahi geçmeden ölüm sırası imparatora gelir. Milattan önce iki yüz on yılında ölür, ancak ölümden korkan imparatorun ölümü halktan ve soylulardan saklanır. Uzun yıllardır yanından ayrılmayan başbakanı Li Si en yakın hadımları ve cariyeleri dışında imparatorun öldüğünü kimseye söylememiştir. Ölümden korkan imparatorun ölüm haberi iki ay boyunca halka ulaşmamıştır. Kötü koku yüzünden imparatorun arabası şüphe uyandırana dek Li Si imparatoru geleneksel ülke seyahatine devam ettirmiştir. Esasında kehanetin birinci kısmından korkan imparatorun ölümü, kehanetin ikinci kısmından korkan başbakanı tarafından saklanmıştır. Bir vasiyet bırakmayan imparatorun yerini büyük oğlu almak istemişse de gücünü kaybetmek istemeyen Li Si imparatorun küçük oğlu Hu Hai’yi başa geçirmiştir. Ancak Li Si’nin tüm çabalarına rağmen kehanetin ikinci kısmı da tutmuş, imparatorluk çok kısa süre içinde parçalanmıştır. Ying Zheng’in adını verdiği ülkenin yeniden bir araya gelmesi uzun zaman almıştır. Mirası, adı ve başlattığı hanedan ise hiçbir zaman unutulmamıştır. 


 Doç. Dr. Selahattin ÖZKAN


Güncel Tarih’e destek olmak için lütfen tıklayınız


Yararlanılan Kaynaklar:

A. Zeki Velidi Togan, Asya Tarihi, Yay. Haz: İsenbike Togan, İstanbul: İş Bankası K. Yayınları, 2021.

Mark Edward Lewis ve Timothy Brook, The Early Chinese Empires: Qin and Han, Cambridge: Harvard University Press, 2007.

Li Feng, Landscape and Power in Early China, Cambridge: Cambridge University Press , 2006.

Mircea Eliade, Dinsel İnançlar Tarihi, 3 Cilt, Çev: Ali Berktay, Ankara: Kabalcı Yayınevi, 2003.

Bülent İplikçioğlu, Eskiçağ Tarihinin Anahatları, Cilt: I, İstanbul: Marmara Üniversitesi Yayınları, 1990.

 

 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder