Lucrezia Borgia’nın On Beşinci Yüzyıldaki Düğünü ve Türk Konuğu


Evlilik törenleri konukları, şaşaları ve dedikodularıyla günümüzde de kamuoyunun her zaman ilgisini çekmiştir. İster sıradan bir mahalle düğünü olsun isterse kraliyet mensuplarının saraylarda gerçekleştirdiği ihtişamlı bir tören olsun evlilik törenleri kayda alınmak ve tarihe not düşünmek için önemli olaylar olarak görülmektedir. Burada yayınlayacağımız metin ise on beşinci yüzyılda gerçekleştirilmiş bir kraliyet düğününü ele almaktadır. Hırsları, entrikaları ve komploları ile Avrupa tarihini şekillendiren en ünlü ailelerden birisi olan Borgiaların evlilikleri dahi siyasetlerinin bir parçası haline gelmiştir. Lucrezia Borgia ile Giovanni Sforza d'Aragona arasında kurulan evlilik bağı gelinin babası Papa VI. Alexander’in gölgesinde Avrupa siyasetinin açık bir gösterisine dönüşmüştür. İşin ilginç yanı ise tanıdık bir konuğun unutulmuş bir anısını ve artık kim olduğunu bilmediğimiz önemli bir Türk konuğun öyküsünü bu ihtişamlı töreni kaydeden Johann Burchard’in kaleminden okuyoruz. 


Avrupa tarihinin en etkili ailelerinden olan Borgiaların Ortaçağ’ın geleneksel kalıplarıyla evlilik yoluyla ittifaklar kurmuştur.[1] Evlilik yoluyla kurulan ailevi bağlar çok eski zamanlardan bu yana siyasi ittifaklar için bir araç olarak görülmüştür. Pek çok örnekte bu yolun Ortaçağ’da da sürdürüldüğüne şahit olmaktayız. Bunlardan bir tanesi de Donna Lucrezia Borgia ile Giovanni Sforza d'Aragona arasındaki evliliktir.  Zaten babası VI. Alexander, Lucrezia’nın tüm evliliklerini kurmak istediği siyasal ittifaklar üzerine inşa etmiştir.[2] Yaptığı ilk evlilik diğer evlilikleri gibi bir aşk evliliği olmaktan ziyade iki köklü aile arasındaki bir siyasal ittifaktır diyebiliriz. İki aile bir araya gelmiş ve şanlı bir düğün ile bunu kutlamışlardır. Donna Lucrezia Borgia ile Giovanni Sforza d'Aragona’nın düğününde ihtişamlı gösterilerin yanı sıra Avrupa’nın güçlü siyasal ve dini otoriteleri bir araya gelmiştir.[3] 1497’de Lucrezia’nın talebiyle biten bu evlilik bağının kurulduğu düğüne katılanlar arasında bir isim davranışları, konuşması ve kültürel kodlarıyla oldukça dikkat çekmiştir.[4]

Borgia ailesinin iktidar, siyaset ve cinsiyet ile örülmüş tarihinde Aragon Krallığı’nda olanlar uzak bir diyardaki kısır bir ayrıntı olarak görülmez. Zira Xativa’da Jofré Llançol i Escrivà ile Isabel’in 1431’de doğan ikinci oğulları Rodrigo ailesinin ve Avrupa’nın tarihinde kendi izini bırakacaktır. Aile ağacının uzak bir üyesi gibi duran Isabel, Aragon Krallığı’ndaki asil ailelerden birisidir ve oğulları da bu asaletin en önemli ödüllerinden birisi olan yüksek eğitimden faydalanmıştır. Bologna’da okuyan Rodrigo dayısı Alfonso’nun III. Callixtus olarak Papa seçilmesinden sonra siyasi hayatının en önemli kararını vermiş ve annesinin soyadı olan Borgia’yı benimsemiştir. Dayısı Papa III. Callixtus da onun bu kararını desteklemiş olacak ki kardinal olarak atanmış ve ödüllendirilmiştir. San Nicola in carcere diyakonunun idaresini yirmi beş yaşında eline alan Rodrigo kariyer basamaklarını hızla tırmanmış ve bir ertesi yıl Cancellaria Apostolica olarak Papalık sarayına getirilmiştir. 1471’de ise bu kez Albano’nun Kardinali yapılmıştır. Bu vazifeyle amcası III. Calixtus’tan sonra Papalar II. Pius’a, II. Paul’a, IV. Sixtus’a ve VIII. Innocent’e hizmet etmiştir. Tüm kariyeri boyunca bir yandan idarecilik deneyimi kazanırken bir yandan da etki, güç ve sermaye biriktirmiştir. Öyle ki VIII. Innocent ölümünden on altı gün önce kendisini metropolit ilan etmiş ve papalık yarışına onu da sokmuştur.


25 Temmuz 1492’de VIII. Innocent’in ölümünden sonra yapılan seçimle Rodrigo Borgia papa ilan edilmiş ve VI. Alexander ismini almıştır. VI. Alexander; Borgia ailesinden Papa olan üç kişiden ikincisiydi. Seçimini siyasi ya da dini boyutuyla ele alacak değilim. Ancak en azından kendisinin papa olmasından sonra yapılan bir yorumu burada zikretmeme izin veriniz. Daha sonra Papa X. Leo olarak Rodrigo Borgia’nın yani VI. Alexander’in bu en yüksek dini makama gelecek olan Giovanni di Lorenzo di Medici’nin yorumu gerçekten de o dönemde Rodrigo Borgia’nın hakkındaki yargılardan en çarpıcısıdır. “Artık bir kurdun idaresindeyiz” diyor Giovanni di Lorenzo di Medici ve ekliyor: “bu dünyanın gördüğü en açgözlü kurdun hem de. Ve şimdi kaçmazsak bu kurt kaçınılmaz olarak hepimiz yiyecektir.”[5] Ortaçağ’ın sonunu on beşinci yüzyıla işaretleyen birçok modern araştırmacıya rağmen dönemin içsel tartışmaları ve güç odakları hala kadim geleneklerini sürdürmekte ve çağlarının çok da ötesinde değillerdir. İşler henüz bizim bildiğimiz gibi şekillenmekten çok ötededir. Rodrigo’nun Papa olarak kutsanması Ortaçağ’ın bu ünlü ailesinin ihtişamına daha da fazlasını katmıştır. Burada uzun uzadıya Papa VI. Alexander’in biyografisinden, ailevi geçmişinden ya da Avrupa tarihindeki oyun kurucu siyasetinden bahsetmeyeceğiz. Bu tutkulu adamın siyasetle, dinle ve güçle olan etkileşimi düşünüldükçe tutkulu idareciliğinden ailesinin muaf tutulabileceği düşünülemez zaten. 

VI. Alexander’in iktidarı bugün yorumlayacağımız gibi sadece ruhların kurtarılması ile ilgili değildir. Dünya henüz seküler kaygıların çok ötesindedir. Avrupa siyaseti dinin ve dini kimliklerin gölgesinde şekillenmektedir. Büyük iktidarların ve güçlü egemenlerin sanatçıları, bilim insanlarını ve öncü kaşifleri desteklediğini görsek de bu yeni bir yönetim anlayışının veya kültürel bakış açısını bir yansıması değildir. Siyaset, kültür ve güç hala kadim davranış biçimleriyle şekillenmektedir. Bunun en tipik örneklerinden birisi de kralların evlilik bağlarıyla ittifaklar kurmak istemesidir. Bu kadim siyaset biçimi tarihin en eski kayıtlarından başlayarak Ortaçağ’ın tamamına yayılan geleneksel bir yöntemdir. Kralların kızları ve kız kardeşleri bu türden bir siyasi ittifak kurmak amacıyla başka krallarla, asillerle ya da soylularla, ya da bu ittifak kurulmak istenilen kimsenin oğulları ya da akrabalarıyla evlendirilirdi. Bu yöntemin VI. Alexander tarafından da sürdürüldüğünü söyleyebiliriz. 

VI. Alexander’in tanıdığı dört tane evladı vardır. Giovanni, Cesare, Lucrezia ve Gioffre. VI. Alexander’in tanımadığı başka evlatları olduğu da söylenmektedir. VI. Alexander Avrupa siyasetini meşgul eden meseleler kadar ailevi ilişkileriyle de dikkat çekmektedir. Burada tasvirine yer verdiğimiz Lucrezia ve Sforza arasındaki evlilik gibi bu dönemde Papa VI. Alexander aile ilişkileriyle kurduğu ittifaklar ile Avrupa siyasetine etki etmeye çalışmaktadır.[6] Haçlı yanlısı olmaması ve iç siyasete yönelmesi sebebiyle Osmanlılarla ilişkisi nispi bir iyilikten bahsedebiliriz.[7]

Biz VI. Alexander’in tanıdığı ve himayesine aldığı evlatlarına odaklanalım. Burada yayınlayacağımız belge tek kız evladı olan Lucrezia’nin henüz on altı yaşında yaptığı ilk düğünü ile ilgilidir.[8] Lucrezia daha sonra başka evlilikler de yapacaktır ancak ilk evliliğinin törensel kutlaması ve daha sonra olaylı ayrılışı tarihin önemli bir ayrıntısı olarak kaydedilmiştir. Burada paylaşacağımız metinde ise Lucrezia’nın düğününe katılan bir Türk elçinin varlığından ve düğündeki hareketlerinden haberdar oluyoruz. Burada ilk kez Türkçe yayınlayacağımız metinde yine konuğumuzun dışında bir başka Türk daha vardır. Konuğumuzdan bağımsız olarak o sıralarda Avrupa’da bulunan Cem Sultan’ın da, gönüllü ya da zorunlu olarak, düğüne katıldığını görmekteyiz. Her ne kadar Lucrezia’nın Cem Sultan karşısında çıplak şekilde dans ettiği söylenmişse de buradaki kaynakta bunu görememekteyiz.[9] Yine de Cem Sultan o sıralar siyasetin ana meselelerinden birisidir. Bahsi açılır ve kendisinden bahsedilir. 

Papa VI. Alexander’in dönemi ve tarihi ile ilgili elimizdeki nadir kaynaklardan olan Johann Burchard’in kaleme aldığı Liber Notarum’dur. Bu düğünü ele alan tasvirin yer aldığı Liber Notarum 1483 ile 1506 yılları arasını kapsamaktadır. Papa VI. Alexander’in papalık törenler yöneticisi “Magistri Cæremoniarum[10]” olarak atadığı Johann Burchard; Alsas bölgesindeki Niederhaslach kentinde dünyaya gelmiştir. Papalık sarayındaki bu yüksek mevkiiyle birçok tarihi olaya birincil elden tanıklık etmiş, yazdıklarıyla da tarihe bırakmıştır. Liber Notarum 1906 yılında Rerum Italicarum Scriptores serisi içinde iki cilt halinde Latince ve İtalyanca olarak yayınlanmıştır. 1913 yılında Ludwig Geiger tarafından Almanca’ya 1910 yılında Arnold Harris Mathew tarafından da İngilizce’ye çevrilmiştir. Buradaki çevirimizi Enrico Celani’nin 1906 yılındaki editörlüğünde yayınlanan ilk cildin 362-370 sayfalar arasında Latince metne dayanmaktadır. 

Johann Burchard’in kaleme aldığı Liber Notarum’da Türk Elçi Bahsi

Pazar günü, Dokuz Haziran’da Papa Cenapları Muhteşem Türk (II. Bayezid)’ün elçisinin ertesi gün öğleden sonra saat birde Porta del Popolo’dan şehre gireceğini anlattı, bana elçiler için ertesi sabah hazırlanmak üzere aşağıdaki detaylarla ilgili bir ilan hazırlamamı emretti, ben de aşağıdaki yaptım:

“Papa Cenapları’nın emri gereğince, bugün kardinaller bilgilendirildi, On Haziran’da öğleden sonra saat birde Türk elçi şehre Porta del Popolo’dan girecektir, ve hanelerindeki piyadelerle birlikte onları karşılama talimatı verildi, ancak piskoposları, rahipleri ya da papazları katılmayacaktı. Piyadeler elçiyle buluşacak ve adet olduğu üzere Porta del Popolo’dan Via Lata üzerinden Santa Maria’ya kadar yürüyeceklerdir, buradan da Campo di Fiori karşısındaki Palazzo Massimo’yu geçecekler Ponte Sant’ Angelo üzerinden elçilerin ağırlanacağı Palazzo San Martinello’ya varacaklardır.”

Pazartesi günü öğleden sonra saat birde akabinde Muhteşem Türk (Magnus Turcus)’ün Elçisi Kazım Bey (Chamisbuerch/Chasimpuerg) şehrin dışında kilisenin ve Rodrigo Borgia’nın kaptan-generali Pitigliano Kontu ve birlikleri ve şövalyeleriyle birlikte saray komutanı ile buluştuktan sonra Roma’ya Porta del Popolo’dan girdi. Papa’nın ve hane hakları farklı noktalarda geçit resmini bekleyen tüm kardinallerin adına kont elçiyi kısaca ifade ettiği şu sözlerle karşıladı: “Hoş geldiniz! Efendimiz ve kardinaller sizin gelişini bekliyorlardı, ve sizi onurlandırmak için maiyetini sizi karşılamaya gönderdi.” Sonrasında saray kaptanı ve Pitigliano Kontu arasına yerleştirilen elçiye eşlik ederek Palazzo San Martinello’ya çıkan rotayı takip ettiler. Elçiler prensleri ve hükümetleri adına sırayla Türk’ü karşılamaya geldiler, ve resmi geçide katıldılar, önce Venedik elçisi kendi namına, sonra Floransa, Siena ve Napoli elçileri ve en nihayetinde Fransız elçisi geldi. Şövalyelerimizden birisi başı çekiyordu, arkasından kardinallerin piyadeleri geliyordu, Türk askerleri ve efendimizin lordları ve asilleri geliyordu, en sonunda daha önce tüm maiyetlerini elçi ile göndermiş Roma’daki tutsak Türk beyleri takip ediyordu. Arakasından saray kaptanının askerleri ve piyadeleri geliyordu, hasta olan meslektaşımın yokluğunda ben de atımı sürüyordum, yine de solumda Türkçe tercümanımız Gregorio vardı. Elçilerin arkasında (eski Kudüslü Aziz Yuhanna Bimaristan Şövalyeleri Cemiyeti şövalyelerinden) Kardinal Giovanni Borgia’nın iki erkek kardeşi geliyordu, bu ikisi bizim Türk tutuklumuz Prens Cem’i koruyordu, yanlarında da Papalık katiplerinden Don Giorgio Bucciardo[11] vardı, Bucciardo imdi Kazım Bey ile olan özel görevinden dönüyordu. Süvariler sıranın sonuna getirildi, ve bu düzende Palazzo San Martinello’ya geldik, burada gelenek olduğu üzere, elçi bize şükranlarını sundu ve biz de çekildik. Kazım Bey yaklaşık on uşağı ve kölesiyle gelmişti, Don Giorgio da bu sayıda şürekasıyla onun yanında kaldı. Türkiye’den Ancona’ya kadar atları olmadan gelmişlerdi, ve Papa Cenapları geldiklerini öğrendiğinde elçinin ve uşaklarının ihtiyaç duyacağı kadar hayvanı temin edilmesini emretti, aynı esnada Arles Başpiskoposu da aynısını erkek kardeşi Don Giorgio’ya tedarik etmişti. Elçinin ziyaret amacı, Sultan Cem’in tutukluluğu için yapılan antlaşmanın şartları altında Papa’ya yıllık olarak ödenmesi gereken son taksiti ödemektir. 

Çarşamba günü, 12 Haziran’da, Roma’daki tüm elçiler[12] ertesi gün ilan edilip kararlaştırıldığı üzere gerçekleştirilecek olan Kardinaller Meclisi için uyarıldılar. Saray rahibi onları kardinal piskoposları ve rahiplerinin arkasına konumlandırdı, kendi mevkilerini kardinal-diyakonlarının hemen arkasına çekti. Sonra Kazım Bey ilan edildi, kaptan-general[13] ve kurul yekûnunun sonundan başlayarak Pesaro Naibi eşliğinde geleneksel daire biçimi yerine iki sıra halinde yürüdüler. Elçi yanına sadece tercümanı Don Giorgio ile beni alarak birlikte Papa’ya doğru yürüdük. Ne kurulun sonunda ne de Papa’nın önüne geldiğinde Kazım Bey, alicenaplarına karşı ne dize geldi ne de başını eğdi, dosdoğru kendisine doğru yürüdü, başı dik ve örtülüydü, sonra da Papa’nın elini ve eteğini öpmeye eğildi. Sonrasında alicenaplarının önünde ayakta iken Sultan Beyazit’ın, Avrupa ve Asya’nın imparatoru ve efendisinin ona selamlarını ifade etti. Papa’ya mektuplarını iletti ve kendisine oturmak için bir yer bakındığı kardinal sıralarının önünden geriye çekildi. Ona bunun, imparatorun bir elçisi için dahi, adetlere uygun bir uygulama olmadığını söylediğimde, Kazım Bey, Türk geleneklerindeki gibi terzilerimizden biriymişçesine yere çömeldi, Aziz Petrus Bazilikası’nın hak sahiplerinden Demetrio Guaselli kardinaller meclisinin dışında Kardinal Piccolomini’nın yanında mektupları okumak için diz çöktü, ilk söylediği mektupların aslen Yunan dilinde yazılmış olduğu ve Latince tercümelerinin da yanı sıra konulduğu oldu. 

Mektuplar ve tercümeleri okunduğunda Papa, Kazım Bey’e bir diyeceği ya da ona vereceği olup olmadığını sordu. Hala tasvir ettiğim gibi oturan Elçi, yanında dize gelmiş tercümanı Don Giorgio aracılığı ile cevap verdi; Efendisi ve İmparatoru, Sultan’ın Papa’nın seçilmesinden duyduğu memnuniyeti aktardı, sevgili kardeşi Cem’in Piskopos Alicenaplarına tevdi ederek tutukluluğu iyi geçsin, rahattan yoksun düşmesin. Sultan Kazım Bey’in hediyelerini iletmek üzere Cem’i ziyaret etmesine izin verilmesini ve Papa’nın afiyet haberlerini mümkün olduğunca hızla Türkiye’ye getirmesini talep etti. Tüm bu noktalar tek bir nutuk yerine parça parça açıklanmıştı, tercümeni eliyle tek tek cümle söylemişti. Papa Alicenapları uygun bir cevap verdi, sultanın kardeşini görmesine izin verecekti, ve onu erken ayrılışına uğurlamadan önce özel olarak biraz daha konuşmak istediğini ifade etti. Tam bu esnada, Kazın Bey’in arkasına uygun bir şekilde dizilen maiyetinden altı uşak ya da köle ile altı papalık seyisi içeri girdi, her birisinin ellerinde kollarında çok canlı renklerde işlemeli kumaşlar, dokumalar ve ipekler vardı, toplamda hepsinde yirmi top vardı. Papa bu maddeleri görünce, onları elçinin kendisine hediye olarak getirdiğini anladı, özellikle de uyuşmazlıkları örtbas etmek için ödentiydi, o da Kazım Bey’e sundukları için teşekkür etti. Sonra elçi ayağa kalktı, mabeyinciler de hediyeleri taşıyıcılardan aldığında tüm maiyetiyle ayrıldı. Papa’ya sunduğu mektuplar carta bambasina[14] üzerine yazılmıştı, kısmen düzleştirilmiş ve pürüzsüzleştirilmişti, kısmen de kıvrılmış ve buruşturulmuştur: üzerinde ne bir mühür ne de bir imza vardı ve her belgenin başındaki ilk harfin büyük, yaldızlı ve renkli olması dışında yazı çok küçüktü.

Aynı gün, Cotignola Kontu ve Pesaro Rahibi Don Giovanni Sforza nişanlandığı, Papa’nın henüz on üç yaşındaki kızı Donna Lucrezia Borgia’yı yasal olarak eş aldı. Sarayda Sala Reale’de[15] ve hemen yanı başındaki hariç diğer daireler kadife perdeler ve goblenler gibi özenli dekorasyonlarla hazırlanmıştır. Sala Reale’nin sonunda ve girişin sağında bir taht kurulmuştu, odanın eninden dört adımla yaklaşılırdı: uzak duvardan bir ucundan diğerine iki adım yeterliydi, sonra da iki adımla daha atılırsa odanın sonundaki üç duvara dayanan bir başka platforma gelinirdi. Bu platformun tam ortasındaki muhteşem papalık tahtı kamuya açık kardinal meclisi toplantılarında ve yerleştirildiği şapelde kullanılırdı ve sırt kısmında sırmalı bir kumaş ile süslenmişti. Her iki yanında beş kardinal koltuğu yerleştirilmişti, omuz bileşenleri kızıl, mavi ve yeşil kadifeden dikilmişti. Alt platformda ve iki pencere arasındaki duvara yaslanmış diğer on taneye benzeyen iki tane daha koltuk vardı, ancak bu ikisinin arkaları ensiz sırma şeritle süslenmiş, basit görünümlü örtülerle kaplanmıştı, bu iki koltuğun önündeki zeminde ise çeşitli renklerdeki yüz kadar minderler saçılmıştı.

Papa’nın oğlu ve Lucrezia’nın büyük erkek kardeşi Gandia Dükü Don Juan Borgia kız kardeşi Lucrezia’yı yaşadığı Kardinal Zeno’nun konağından getirmesi için babası tarafından görevlendirilmişti. Onu son odaya getirdi, kara bir kız elbisesinin kuyruğunu taşıyordu, arkasından da kutsanmış hatırasıyla Papa VIII. Innocent’in torunu Donna Battistina onları takip ediyordu, onun da elbisesinin kuyruğu bir kara kız tarafından taşınıyordu. Papa’nın cariyesi Donna Giulia Farnese ve başka Romalı hanımlar[16] Lucrezia ve Battistina’yı takip ediyordu, saysak hepsi yüz elliyi geçerdi. Onların gelişini öğrenen Papa tüm daireleri Sala Reale’ye bağlayan yukarıdaki saraya kapısından geçerek odaya girer, hanımları resmen karşılamak için buradaki tahtına oturur. Hepsi sırayla Papa’nın önünden geçti, uyarılarıma rağmen kızı ve yakınındaki birkaç tanesi dışında hiçbirisi dize gelmedi. Papa Alicenapları beyaz bir piskopos elbisesi ve kızıl bir başlık giymişti, tahtının yanında ona eşlik eden on kardinal vardı, beş rahip sağında beş diyakon solunda oturuyordu. Sonra Gandia Dükü[17] kız kardeşiyle birlikte ayağını öpmek üzere Papa’ya yaklaştılar, arkalarından da tüm hanımlar onları takip etti, Don Juan ve Donna Lucrezia tanınmış bazı hanımlarla birlikte Papa’nın önünde diz çökmeye devam ediyordu, geri kalanlar ise dikelmek için sağına doğru çekildiler. Solunda duvarın önünde başka saygın ve ruhban kişiyle birlikte Valencia Piskoposu olarak seçilen, Papa Alicenaplarının bir başka oğlu Don Cesare Borgia[18] dikeliyordu.

Tüm hanımlar Papa’nın ayağını öptüğünde Donna Lucrezia, Don Giovanni’nin solunda yer alıyordu ki papanın önündeki iki yastığın üzerine diz çöktü. Bir Roma yurttaşı olan Don Camillo Beneimbene noter olarak öne çıkmış ve Don Giovanni’ye yerel dilde[19] şöyle demiştir: “Saygıdeğer Efendim, siz alicenaplarının çok yakın bir zamana kadar buradaki meşhur Donna Lucrezia Borgia ile evlenmek istediğinizi hatırladığınızı inanıyorum ve vekiliniz ise namınıza evlilik sözleşmesi için başvurmuştu. Tüm bunları burada sizin huzurunuzda tekrarlamama gerek yok. Kabul etmeye hazır mısınız ve gözlemlemeye söz verir misiniz, sözleşmeye konu olan ve bundan dolayı meydana geleceklere razı mısınız?” Don Giovanni şöyle cevap verdi: “Sözleşmenin tüm şartları tam olarak anlıyor ve kabul ediyorum, ortaya çıkacak tüm sorumlulukları gözlemleyip üzerinden gelmeye burada söz veriyorum” diyerek belgeleri imzaladı, ve kendisini sözleşmeyle bağlayan yeminleri etti. Don Camillo kardinalleri ve diğerlerini çağırdı çıkarları olmadan yapılan bu evliliğin meydana gelmesine şahit olmalarını istedi, sonra da damada dönerek “Mümtaz Efendim, yasal karınızın sorumluluklarını kabul etmeye ve yüklenmeye, ve burada hazır bulunan ve sizin eşiniz olmaya söz veren Mümtaz Donna Lucrezia Borgia ile evlenmeye hazır mısınız?” dedi. Bu soruya Don Giovanni “evet, canı gönülden” diye cevap verdi. Sonra noter benzer bir soruyu geline yöneltti, o da “evet, canı gönülden” diye cevap verdi. Concordia Piskoposu Don Leonello papanın önüne çıkan diğer isim oldu, gelin ile güveyin yanında diz çöktü, damadın hediyesi olan bir yüzüğü gelinin sol elinin yüzük parmağına, bir başka yüzüğü ikinci parmağa yerleştirdi. Bu esnada Kutsal Roma Kilisesi’nin kaptan-generali Pitigliano Kontu kınından çıkarılan bir kılıcı evlenen çiftin üzerine uzattı, piskopos yüzükleri taktıkça kılıcı eğdi, yüzük takıldığında başlarına getirdi. Concordia Piskoposu papa, gelin ve damat ile birlikte, evliliğin kutsallığı üzerine güzel tertiplenmiş bir vaaz verdi. 

Papa alicenapları Don Giovanni’nin hamisine Şövalyelik nişanını ihsan etti, bu esnada da Don Juan Borgia’nın Sala Reale’ye doğru eşlik ettiği gelini tüm hanımlar takip ediyordu. Burada Donna Lucrezia ve Don Giovanni kendilerini için ayrılan oturaklara yerleştiler, diğerleri de platformun etrafındaki minderlerde yer buldular. Çok geçmeden papa da onlara katıldı, kendisi tahtına geçince hep birlikte bir seri eğlenceyi izlediler. Kardinal Colonna’nın hanesinden dört uşak Roma’yı ziyaret eden beyefendiler gibi giyinmiş, aşk ile ilgili şiirler söylemişler, akabinde şehirde bir okulu bulunan Magister Andrew’in iki oğlu bir grup arkadaşıyla birlikte modaya uygun giyinmiş ve bir komedi oyunu sergilemişler ki belagatini gören herkes onları yüksek sesle alkışlamışlardı. Bundan sonra her çeşitten tatlılar, ezmeler, kazanlar ve kaplar dolusu türlü şaraplar getirildi ve teşrifatçılar ile uşaklar tarafından mendillerle ikram edildi. Önce papaya ve kardinallere, sonra geline damada ve nedimelerine, diğerleri de ruhbanlarla ötekilere, en son da kalanları dışarıda bekleyen halka fırlattılar, bu kalabalıkta görebildiğim kadarıyla yüz libre kadar tatlı ayak altında kırıldı ve patladı. Bu fasıladan sonra yeni evlenen çiftle Don Juan Borgia ve nedimeleri salondan ayrıldılar ve Kardinal Zeno’nun haneside doğru yola koyuldular. Papa da kardinalleriyle kendi evine doğru yola çıktı. Akşam gelin ve damat için Sala dei Pontefici’de bir davet düzenledi, davetliler arasında bir sürü hanım ile kardinallerden dört tanesi de vardı.

 


Düğün anlatısı burada noktalanmaktadır. Görüleceği gibi düğün yeni evlilerin yatağa gitmesine kadar anlatılmıştır. Düğün davetinden sonra yeni çift zifaf için VI. Alexandar nezaretinde yatağa götürülmüş, yasal gerekliliklerin gerçekleşip gerçekleşmediğinden emin olunmuştur. Ortaçağ’da yüksek sınıfların ya da kraliyet soyundan gelenlerin yasal bir yükümlülük olarak tanrı huzurunda birleşmesi istendiğinde çoğunlukla prenslerin ve prenseslerin zifafları şahitler eşliğinde kayda geçirilirdi. Bir yandan da bir kadının bir erkeği boşamasının tek yolu erkekliğini yerine getirememesi olduğundan zifafın gerçekleşmesi prens ya da prenseslerin ileride boşanma talep etmesinin yolunu açan tek meşru yoldu. Kilise nikahı ve şahitler eşliğine zifafın kaydı ileride ortaya atılacak bir boşanma gerekçesini de ortadan kaldırmaktadır. Halk için ise gelecekteki krallarının döllenmesine şahitlik edilmesi tanrısal bir deneyimdi. Bunun eğlenceli olup olmadığını ise ancak o dönem yaşayan sıradan insanların kayda değer görülmediği için unutulup giden anılarında bulabiliriz. 


Doç. Dr. Selahattin ÖZKAN

Güncel Tarih’e destek olmak için lütfen tıklayınız

Kaynaklar:

Allyson Burgess Williams, Rewriting Lucrezia Borgia: Propriety, Magnificence, and Piety in Portraits of a Renaissance Duchess, Wives, Widows, Mistresses, and Nuns in Early Modern Italy, Ed. Katherine A. McIver, Routledge, 2012, s. 77-98.

Arnold H. Mathew, The Life and Times of Rodrigo Borgia, New York, 1912. 

Carlo Errera, Il Passaggıo Per Forlì Dı Lucrezıa Borgıa Sposa Ad Alfonso D'este, Archivio Storico Italiano, 1892, V:10, s. 280-301

Charles A. Frazee, İstanbul’un Fethinden Sonra Osmanlıların Kazanımları ve Katoliklerin Tepkisi, Çev: Mehmet Şahin, Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2004:17, s. 211-236.

Christine Shaw, Alexander VI, Lucrezia Borgia and her marriage to Alfonso d’Este, Revista De Estudios Jacobeos y Medievales, Centro De Estudios Del Camino De Santiago, Léon, 2005, s. 219-240.

Eulàlia Duran, The Borja Family: Historiography, Legend and Literature, Catalan Historical Review, 2008:1, s. 62-79.

Émile Gebhart, Un Problème de Morale et D'hıstoıre: ees Borgıa: I. les Débuts d'Alexandre VI, Revue des Deux Mondes, 84:4, 1887, s. 889-919

James Reston, Dogs of God: Columbus, the Inquisition, and the Defeat of the Moors, 2006.

Johannis Burckardi, Liber Notarum, ed. Enrico Celani, Volume Primo, Castello, 1906.

Geoffrey Parker, At The Court of The Borgia, Londra, 1963, s. 59-59

William Gilbert, Duchess of Ferrar: Lucrezia Borgia, Londra, 1869.

Yılmaz Öztuna, Türk Tarihinden Yapraklar, İstanbul. 1969.



[1] Eulàlia Duran, 2008, s. 66

[2] Allyson Burgess Williams, 2012, s. 79

[3] Carlo Errera, 1892, s. 287, Arnold Mathew, 1912, s. 85

[4] William Gilbert, 1869, s. 68

[5] James Reston, 2006, s. 287

[6] Émile Gebhart, 1887, s. 908

[7] Charles A. Frazee, 2004, s. 227

[8] William Gilbert, 1869, s.7

[9] Öztuna, 1969, s. 268

[10] On beşinci yüzyıldan sonra resmen kurulan bu makam Papalık makamında düzenlenen törenlerin yöneticisi olarak hizmet etmektedir. Vatikan’daki yerel kiliselerin ihtiyaçlarını karşılayan bu makamlar Papaların yaptığı Avrupa seyahatlerinde kutsal metinleri taşır, resmi günlük tutmaya ve Papa hitaplarını kaydetmeye yetkilidir.

[11] Sıklıkla İstanbul’a gelen ve Roma’nın elçisi Giorgio Bucciardo on beşinci yüzyılda doğmuş ve yaşamıştır. Levant bölgesinde ticaret yapan bir aileden gelmektedir. Önce papalığın elçisi olarak İstanbul’da bulunmuşsa da sonradan Sforza ailesine de hizmet etmiştir. Cem Sultan’ın Avrupa’ya kaçmasından sonra ise tercüman olarak Roma’ya taşınmıştır. Papa VIII. Innocent’in son elçisi olarak 1492’de İstanbul’a geldikten çok geçmeden papa ölmüş ancak onun elçilik hizmeti bitmemiştir. Cem Sultan ölene de Avrupa’daki hükümdarların siyasetlerini Osmanlı Sarayı’na taşımıştır. Cem Sultan’ın ölümünün ardından İstanbul’dan dönmüş ve 1496’da Fano’daki aile mülkünde emekliliğe çekilmiştir. (Roberto Zapperi, Dizionario Biografico degli Italiani, Giorgio Bucciardo Maddesi, 1972:14)

[12] Roma’da bulunan elçilerin amaçları ve varlıkları hep tartışma konusu olmuştur. Kimisi kısa kimisi uzun süreli bu elçiler Papalık makamıyla resmi ilişkiler kurmak ya da var olan ilişkilerini sürdürmek için temaslarda bulunmuştur. Elçilerin böylesine önemli bir davette ağırlanması resmen tanındıklarının da bir göstergesi olarak yorumlanmıştır. İleri bir tartışma için bkz: Christine Shaw, 2005, s. 239.

[13] Metinde (capitaneum generalem) belirli bir savaşta bir filo ya da askeri birliğin başına atanmış en yüksek rütbeli asker, başkomutan. 

[14] Pamuk Kağıt: Ortaçağ kaynaklarında doğuluların yaptığı kağıt türüne verilen isim. Ortaçağ’da sadece pamuk ile değil aynı zamanda incir, keten veya lifi herhangi bir bitki ile kağıt yapılırdı ancak Avrupalıların aksine doğudaki teknik daha gelişmiş olduğundan daha pamuksu ve beyaz bir kağıt üretebiliyorlardı.

[15] Kraliyet Salonu. Sarayda davetlerin yapıldığı en büyük ve gösterişli salon için kullanılan isim. 

[16] Kentte önde gelen generallerin, hakimlerin ve senatörlerin hanımları, cariyeleri ve kızları. Roma’nın sınıfsal rejiminde sırası kölelerden sonra gelen kadınların konumu Hıristiyanlıkla birlikte kademe atlamış ve adlarıyla sanlarıyla metinlerde yer almaya başlamıştır. Ortaçağ’a kadar nadiren adlarından ve öykülerinden haberdar olduğumuz kadınlar Hıristiyanlığın meşru evlilik nizamıyla birlikte metinlerde kendine yer edinmeye başlamıştır. Burada ise kadınların cemiyet hayatındaki varlıklarına dair bir kayda dikkat çekebilmekteyiz.

[17] Papa VI. Alexander’in Vannozza’dan yaptığı ilk oğul olduğu sanlan Joan Borgia (1474-1497) Gandia Dükü ve Kilise’de Gonfaloniere olarak atanmıştır. 14 Haziran 1497’de kaybolduğu anlaşılmış, yapılan aramalarla cesedi Roma gettosunun yakınlarında bulunmuştur. Kardeşi Gioffre’nin onu karısı Sancha ile yasak ilişki yaşadığı gerekçesiyle öldürdüğü iddia edilmiştir. 

[18] Törendeki rolleri karşılaştırıldığında Cesare Borgia ile Juan Borgia arasında bir fark olduğu anlaşılmaktadır. 

[19] Ortaçağ’da resmi makamlarda ve yüksek sınıflar arasında Latince konuşulurken aşağı tabakalarda ve halk arasında yerel şiveleriyle İtalyanca konuşulurdu. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder